keşke .


       Hep telaşımız var , hep yetişilecek bir yerler , bitmesi gereken işler .Hayatı öyle hızlı yaşıyoruz ki arada sıkışıp kalan güzellikleri çoğu zaman görmeden geçiyoruz . onca telaş , koşuşturma , yoğunluk  içerisine  çeşitli geziler sıkıştırdığım için ne kadar şanslı olduğumu söyleyenler  aslında bu şansın çocukluğumdan beri benimle olduğunu bilmezler .

Şanslıydım ....

Çünkü ben Balkanlardan göç eden bir ailenin çocuğuyum.Büyüklerim yepyeni bir hayata başlamak için  benim doğduğum bu dünyanın en güzel şehrine ,  bir o kadar güzel şehir olan Manastır(Bitola ) dan gelmişler.
Üstelik sadece göç eden kuşak onlarda değil.Onların da aileleri ülke  değiştirmek olmasa bile köy ya da şehir değiştirmek durumunda kalmış yada zorunlu bırakılmışlar .Aslında 1900 başları Balkanlarda doğmak bilmeden yaşanacak en acı, en sancılı yüzyıla merhaba demek aynı zamanda. Aç kalarak , memleketlerinde yabancılaşarak , oradan oraya sürüklenerek en acısı öksüz kalarak hayata tutunmaya çalışmışlar .Yaptıkları en güzel şeyin  İstanbul a göç etmek olduğunu söylerken diğer taraftan da hiçbir zaman unutmadıkları memleketlerini bize sürekli anlatmışlardı. İşte bu yüzden başka memlekette yaşanmış hikayeleri dinleyerek ,  orada kalanların nasıl birileri olduğunu merak ederek geçen bir çocukluk yaşadım(k) .




       O yıllarda yani 80'lerde herkesin evinde var olan lambalı radyoda dakikalarca Yugoslav radyosunu tutturmaya çalışmanın ,Üsküp' e geldiğimizi anlayınca ailece mutlu olmanın tadını da bu yüzden çok iyi biliyorum . Sonra da radyonun içine girercesine dedeme bütün şehirlerin isimleri okuduğumu, nerelerde olduğunu harita bulup sonra hayallere daldığımı ise bugün gibi hatırlıyorum . İşte bu sebepten Zagrep , Bükreş ,Viyana , Berlin , Sofya , Atina ve diğerleri bana sanki yabancı değillerdi. Yine o dönemlerin çocuklarının araştırma yapacağı tek kaynak ansiklopediler ve etrafındaki büyüklerdi . Bizde çok ansiklopedi yoktu ama herşeyi nasıl bildiklerine şaşırdığım dedem ve babam vardı yanımızda ... Bize anlattıkları tarih ve coğrafya bilgilerine halen şaşarım. Küçücük yaşımda Nikola Tesla nın büyük bir mucit , Lenin in SSCB sinin çok büyük ve soğuk , Gandhi nin Hindistanının çok uzak olduğunu hep onlardan dinleyerek öğrendim ...İşte bu yüzden şanslıydım ben .

        Şimdi ise koca dünya haritasını önüme aldığımda birçok ülkeye gittiğimi , değişik yerler görüp , gezdiğim bütün müzeleri, uyuduğum bütün evleri , kaybolduğum bütün sokakları , tanıdığım  insanları  ve onların değişik  hayatlarını görür gibi oluyorum . Ama yine de görmüş göreceğim en mükemmel adamın dedem olduğunu hiç unutmuyorum .Hep gülümseyen yüzü ve her akşam eve geldiğinde söylediği şarkı aklımda .  
Çoğu zaman düşünüyorum da keşke ondan biraz da olsa Fransızca öğrenebilseydim de Eyfel' i ilk kez gördüğümde nasıl heyacanlandığımı Fransızca anlatabilseydim .
Keşke piramitlere nasıl şaşkın şaşkın baktığımı ,Ölüdeniz de paraşütle atladığım gün aslında dizlerimin titrediğini ama hiççç çaktırmadığımı , çölde safari yaparken nasıl kumlara saplandığımızı ama sonrasında bedevi çadırında içtiğim naneli çayı anlatsaydım , o da '' moreee '' deseydi , gülseydi ...
Dünyanın en yüksekleri ünvanını alan bütün binalara çıktığımı, dünyanın en küçük ülkelerine bile gittiğimi , avrupanın en yüksek dağının zirvesinde agustosta soğuktan titrediğimi anlatsaydım da  onun da beni merakla dinleyen yüzüne bakabilseydim keşke....
TV nin , telefonun nasıl çalıştığına hayretle eden dedeme , taaa Amerikalara gidip Nasa' da ay a giden uzay mekiğine bindiğimi anlatabilseydim keşke.. .
O çok küçükken hep istediği ama bir türlü sahip olamadığı bisikletle Amsterdam da nasıl da özgürce gezdiğimi anlatsaydım .
Dünyanın bir ucunda Malezya da tropik bir adada , etrafı maymunlarla çevriliyken torunlarının , torunlarının çocuklarının nasıl da keyifli bir gün geçirdiğini dinleseydi bizden ..
Prag da ne çok üşüdüğümü ama yine de orayı çok sevdiğimi bilseydi keşke ...
Slovenya da çok saygı duyduğu Tito nun yazlık evine gittiğimi , Enver Hocanın Arnavutluğunda artık turist olarak gezilebildiğini bilseydi ..
Hikayesini okumayı çok sevdiği Sultan Süleymanın Estergonuna , Zigetvar ına gittiğime sevinseydi ...
Anlatabilseydim keşke ona ; kendi elleriyle yaptığı  babamın da dünyaya geldiği,  o eski  ama sapasağlam evin yanında ne kadar çok ağladığımı ....




Keşke bilseydi onu ne kadar çok özlediğimi, keşke ..... 












Yorum Gönder

0 Yorumlar