moskova / 3.gün 12.12.13

Bu sabah yine üst kattaki hostele geçtik . Bunun da adı  http://www.hm.hostel.com/  güzel şirin bir yer en azından resepsiyonistler cici gerçi  onlarda ne yaptığımızı anlamış değiller sanırım ..Bir gece alt kata bir gece üst katta çantaları atıp çıkıyoruz gece dönünce makarna yapmalar , turşu çıkarmalar filan etraftaki herkes şaşkın fakat çaktırmıyorlar galiba . Bir tek  Başkurdistan dan gelip burada iş yaptığını söyleyen bir adam var , Türkçe konuştuğu için keyfimizi kaçırıyor yoksa daha rahat edecektik.Adam sürekli harita da kasabasını gösteren , yok efendim siz naramaya gelnizkine , höçbüşey yogtur Mıskıva da  ,AllahAllah deyip duran biri işte ! neyse ya niye anlattım ki şimdi bunu ? Ben en iyisi 3. günümüzü nasıl geçirdik onu yazayım ;

Gidilecek yerlerin planları hep bir gece önceden yapılır , ulaşım bilgileri , şehrin krokisi ezberlenir , edinilecek bilgi varsa okunur gezgin kuralıdır bu ... Metro ve harita işi ben de o yüzden  sürekli ;  iyice ezberledim merak etmeyin deyip duruyorum  .Hadi hayırlısı çünkü bugün bizim için çok önemli istikamet Nazım Hikmet in mezarı ... Heyecanlıyız ! İstanbul dan gelirken
bir şiirini ufak bir kağıda yazdım .Gidince başucuna koyacağım . Arkdaşımın eşi bir parça toprak al diye vasiyette bulunmuş , eyvallah onu da alırız . Yeter ki mezarlığı bulalım . Genelde insanlar zor bulunuyor demiş , hadi mezarlığı buldunuz mezarı 2 saat aradım diyen var .Ama ben googlearth ten bile baktım hiç telaş yok . Metro hatları o kadar muntazam planlanmış ki aslına bakarsanız kaybolmanıza imkan yok gibi ama nedense herkes kaybolmuş .Ben en  detaylısından anlatıyorum bir kenarlara not alınız sevgili okuyucu , sonra bulamadım çok üzüldüm filan demeyin  ;

 Mezarlığa gitmek için 1 numaralı kırmızı hatta binip sportvnaya istasyonunda ineceksiniz . Yukarı çıkınca da sorun birine Novodeviçi deyin yeter ,  gösterirler .Çok az yürüyünce önünüze kocaman bir cadde çıkıyor ..Yolun karşısındaki  mezarlık ve aynı ismi taşıyan  Manastır kompleksini çevreleyen duvarları göreceksiniz . .Siz sadece mezarlığa girecekseniz sola dönün ,  yola adımınızı atın arabaların hepsi durur   trafik ışıklarına kadar gitmeye gerek yok ( Türküz biz değil mi burda da gösterelim Türklüğümüzü dedik biz öyle yaptık ) Görkemli kapıyı göreceksiniz .Tamam mezarlıktasınız artık karşınızda bir liste olan  tabela çıkacak  Rus harfleri okuyamazsınız boşa uğraşmayın  ... Ama meraklısına 175.sırada olduğunu yazalım . ( Biz numarayı bulamadık çünkü donma tehlikesi ile başbaşaydık .Ben de başka yerden okudum  ) Googlearth den mezarlığın içine de baktığımdan listenin bulunduğu tabelanın sağındaki geniş yoldan ilerleyip , dört yol ağzına gelince de sol çapraza bakınca tam orada olduğunu öğrenmiştim. İpucu olarak Boris Yeltsin in mezarını bulun size yetecektir. ( Bu tarif yetmediyse çıkın mezarlıktan derim vallahi ! ) Haa bir de mezarlığa girişte bizden para isteyen olmadı , internette farklı bilgiler dolaşıyor ama bize nereye gidiyorsunuz diye soran da olmadı .Mantıklı olanda  mezarlığa girerken  niye para istensin ?  

Karlı , buzlu mezarlıkta 2 dk. yürüyünce  mezara vardık .Rüzgara karşı yürüyen adam silüetiyle mezar taşı ve   bir anda geliveren hüzün ile başbaşaydık. Dua okumaya başladık , peşinden de çok sevdiği eşi Vera'nında başucunda gömülü olduğunu bildiğimizden kar ile kaplı mezar taşını temizledik. Sonradan gelen olursa görsünler dedik. Bizden önce de gelenler olmuş ki çiçek doluydu . Bir taraftan fotograf çekiyor bir taraftan dualar ediyorduk .Getirdiğim şiiri de çiçeklerin arasına bıraktık . İçimiz buruk oradan ayrıldık .Mezarlık içinde  Rus devlet adamları , eşleri , edebiyatçılardan , sanatçılara  birçok önemli insan yatıyor .Mezar taşları da birbirinden  ilginç heykellerden oluşuyor .Fakat biz amacımız olan Nazım ı ziyaret ettik ve bu kadar hüzünlenmişken içimizden diğerleri görmek gelmedi doğrusu :(
mezarlığın giriş kapısı 


Mezarlığa girer girmez geniş yol karşınızda az ilerden sola dönün 


henüz Veranın karlarını temizlememişiz 


sevgili Vera sı 


çiçeklerin arasında kendi satırları ...
Mezardan çıkınca tekrar  karşı ya geçip otobüs beklemeye başladık . 5 numaralı otobüs Tolstoyun evine yakın bir caddeden geçiyor . Umarım buluruz diye diye gelen aracın şöforüne sorup bindik. Gerçi biz Tolstoy diyoruz  yanıt olarak sadece ;  kafayı aşağı yukarı sallayıp evet demeye çalışıyorlar .Hangi durakta inicez , bizi uyarır mı hiçç bir fikrimiz yok .Hani  o söylemez ve siz beklerseniz son durakta inersiniz .Biz de ki gibi bütün araba seferber olup " bacım geldik senin gideceğin yer ahanda şu karşı sokak "  demez kimse boşa beklemeyin . .Yine tahminler ve görsel hafızayı kullanarak birkaç durak sonra otobüsten indik .Yine tahminen yürüdük bir kişiye sorduk o da eliyle düz gidin görürsünüz manasında bir hareket yaptı .Ruscayı değil ama işaret dilini çözdük vesselam ... O dakikalarda biz hala Nazım ın etkisindeyiz ya ayaklar öylesine gidiyor .Küçük bir yer yada daha çok temsili bir mekan olduğunu tahmin ediyoruz veee yanılıyoruz . Yaşadığı döneme göre görkemli denebilecek ahşap bina ile karşılaşıyoruz .İşte yine heyecan dolu dakikalar başlıyor. Tolstoy bu Tolstoy ! Öyle böyle sıradan biri değil , eserleri dünya döndükçe defalarca okunacak , hayran kalınacak birisi o ...( Bu ev ile ilgili detaylı yazıyı " Tolstoylara misafirliğe gitmek " başlıklı yazıdan okuyabilirsiniz .)

Dışarısı yine buz gibi , havada kararmaya başlayacak en iyisi planladığımız gibi Gorki parkı bulmaya gidelim . Haritaya bakınca hemen şuracıktaymış gibi duran Gorki park meğer uzakmış.Aslında yürünür ama bir kızcağıza yol sorduk nehir üzerindeki koprüden zor geçersiniz çok soğuk deyince metroyu kullanmaya karar verdik. Daha sonradan defalarca kullanacağımız Park Kultury istasyonunu bulduk .Bu metro istasyonu da önemli bir nokta ring sefer yapan , diğer hatlar ile birleşen bir yerde. Oradan da adını bir türlü okuyamadığım Oktyabrskaya durağında indik .Çıkış kapısında kime sorsak da boşa yürümesek diye bakınırken iki gence yanaştım ; Gorki parka nasıl gideriz dedim .AAA yalnış gelmişsiniz Parkkultury de inecektiniz dediler. Hoppala burdan yakın oldu mu şimdi derken aklıma hayır olamaz çünkü ben haritaya iyice baktım yerini biliyorum .Buralarda olmalı dedim onlarda ısrarla hayır hata yapmışsınız demeye devam ettiler .Fakat dinlemedik iyi ki de dinlememişiz .Bir başkasına sorduk yolu tarif etti .Artık emin adımlarla yürüyebiliriz . Sinir şeyler akıllarınca bizi dolaştırıp duracaklar, yermiyiz biz gezginiz gezgin :) Aklınızı alırız haberiniz olmaz güzelim peheeheeyyt ! 

Nihayet Gorki parka geldik . Hani park dediğin bildiğin orman , 120 hektardan fazlaymış .Adını yazar Maksim Gorkiden alıyor. Nehir kıyısında içinde eğlence parkları , cafeteryalar , yürüyüş parkurları ,göller , lunepark ,açık hava tiyatrosu  olan bir yer .Öyle ki daha geçenlerde dünyada en çok ziyaret edilenler arasında ilk 25 e girmiş. yaz aylarında düşünemiyorum güzelliğini doğrusu ...

 Buz pistleri kurulmuş ama biz kendimiz buz tutmuş iken öncelik kahve molası vermeliyiz  . Mola esnasında aklımıza planladıklarımız arasında yer alan buzkıran gemisi ile turlamak geliyor. Hemen nehir kenarındaki danışmaya soruyoruz .Fakat 16:00 daki henüz kalkmış , kaçırmışız. Ama broşürlerden detaylarını öğreniyoruz .Zaten havamızda da değiliz . Aaa o da ne nehir kıyısında bir de SSCB den kalma bir de uzay mekiği var .Ne şirin bir şey bu böyle o zaman hemen fotograf çekilelim . 
 
Bu arada nehir buz , göller buz , park buz , eller buz . Ama bizden başka kimse üşümüyor gibi . Hatta incecik topukları ,şapkasız saçlarını savurarak dolanmaları sinir bozucu . Gerçi onlarında burunları kıpkırmızı olmuş çaktırmamaya çalışıyorlar .Biz yavaşça yürüken onlar paldır küldür yanımızdan geçiyor. Gençler snowboardlarıyla , patenler ellerinde yanımızdan geçince var bir hareket haydi hayırlısı deyip kalabalık nereye biz oraya gidiyoruz .Gördüğümüz manzara karşısında şaşırsak mı , hayran mı kalsak bilemeden izlemeye başlıyoruz .Şöyle tarif edelim ; park boyunca virajlı düz genişçe yollar şeklinde buz pisti yapılmış . Işıklandırma , müzik , insanların yukarıdan  rahatça izlemesi için platformlar kurulmuş. Kısaca herşey mükemmel düşünülmüş. Moskovalıların saat tam 19:00 da pistin açılmasıyla kaymalarını bekliyoruz . Soğuk iklime yakışır şekilde pist doluyor ama karmaşa yok , birbirine sataşan rahatsız eden yok sakince eğleniyorlar . Nasıl hayran kalınmaz ki ...Alttan aydınlatılmış pist rengarenk oluyor , müziğin ritmi ile renkler değişiyor. insanlar keyif içinde ama bizim için soğuk dayanılmaz bir hal almaya başlamadan gitmeliyiz . 



alttan aydınlatmalı buz pisti 




izleme platformu pek rahattı ama hava iyice soğumaya başlamıştı . Ne de olsa biz sıcak insanıyız bir saatten sonra ayaklar alarm veriyorsa , eldiven içinden bile parmaklar sızlıyorsa ha demek ki akşam oldu yuvanıza dönün işaretini aldınız çabucak metroya koşun ..  



Parkta yıllar önce Kominist liderlerin konuşmaları hopörlörlerden halka duyurulur iken şimdilerde ışıl ışıl süslenmiş ağaçlar , dış kapıda koca noel ağacı var. Nereden nereye gelmiş bir ülke . Milliyeti , dili ,  dini ne olursa olsun herkes eğlenmeyi , gülmeyi ,huzuru  hakeder kötülükten kim kazanmış ki değil mi ?  




yapay pistte kayakçılar 

parktan romantik manzaralar 







Buradan çıkınca yine metroya koşuşturma zamanı çünkü akşam iş çıkışına kaldık .Nasıl kalabalıktır şimdi diye diye istasyona vardık.3 günde Moskovalılar gibi olduk artık metro haritasına çok bakmıyoruz Kalabalık durakları ,kalabalık saatleri biliyoruz ne güzel ! Öyle pat diye biniyoruz artık.( metro mevzusu başka yazıda anlatılacak merak etmeyin ) Bu akşam da bizim durağımızdan bir öncekinde inelim de Arbat caddesinin diğer başından yürüyelim dedik .Kievskaya da indik hat değiştirip Smolenskaya dan çıktık. Bu istasyon da yeni Arbat üstünde .Biz eski Arbat a geçtik. Arbat bizim İstiklal caddesinin kısası gibi.Bir anda fotograflarını gördüğümüz tanıdık bina karşımıza çıktı ; Puşkin in evi ! Madem bugün üstadları ziyaret günü eksik kalmasın girelim dedik (kulağına gider Tolstoy a kadar gittiniz bana gelmediniz diyecek sanki) . O da ihtişamlı bir ev .1799-1837 arasında yaşamış en bilindik eserleri arasında Yüzbaşının Kızı ve Maça Kızı var. Vee bilmediğimiz farklı bir yaşam öyküsü de Puşkin den çıktı . Buyrunuz ; Rusların kalbinde önemli yeri olan yazarın kısa bir zaman geçirdiği bu ev dönemin yaşam tarzını yansıtıyor. Perdeler ,mobilyalar , fincanlar filan muhteşem faakaattt gelgelelim Puşkin mutlumuymuş ? Cevap tabii ki hayır :( Güzeller güzeli Natalya ya aşık olur şubatta Kremlin in içindeki en büyük kilise de evlenirler .Bu evi kiralarlar daha mayıs gelmeden bizim ki sıkılır .Tipik yazar işte kendini illa başka bir yere atacak , giderler StPetersburg' a . Ahh bilse gider mi hiçç, kader işte alnına yazılanı yaşıyorsun . Puşkin in üvey kardeşi subay Dante güzel Natalya ya tutulur ve bu söylenti  kulaktan kulağa yayılır.Hatta Puşkin e "boynuzlu tarıkatının ustası " diye mektuplar gelir .Yazıkkk yahu  ! Bunun üzerine Puşkin Dante yi duelloya davet eder. Silahı satın almak için gümüşlerini sattığı söylenir. Duello da Puşkin ağır yara alır ve iki gün içinde ölür... Evi gezerken Hikayesini okuduğumuz Puşkin e acıdık doğrusu. Sen onca soylu aileden gel , olağanüstü eğitimler al , Gogol a Ölü canlar romanını yazma fikrini ver , Osmanlı topraklarına savaşta gözetmen olarak git Erzurum yolculuğu diye kitap yaz , Dostoyevski bile gelecekten haber veren peygamberimizdi desin sonra git daha 37 yaşında pisi pisine öl .   Merak ettiğim sonra Natalya ne oldu Dante ye vardı mı üzüntüden kahrolup hayata mı küstü . ( Yeni araştırma konum belli oldu . ) Evi biraz da buruk gezdik sizin anlayacağınız .Aşağıdaki ev fotoğraflarının tamamı alıntıdır. 









Evden çıkar çıkmaz Hostele yöneldik ama bir kadının elindeki market poşetlerini görünce adresi öğrenip oraya koşturduk .Bu arada ne kadar tiyatronun önünden geçtiğimizi hatırlamıyorum bile hepsine yer var mı diye  soruyoruz ama nafile günler sonrası bile dolu ahh bu yara bizi kemirecek hissediyorum . 
Hostel de yemek günün kriterleri , çay kahve , sohpet ve yorgun ayakların sesine kulak verip yarının hayalini kurma vaktidir 00:30 olmuş bile İyi geceler ! 



Günün sözü : Nazım ı ziyeret ferahlattı mı ne ? 
Günün özeti :Mezarlık bulundu , Tolstoygiller puşkingiller ziyaret edildi ,                      Gorki parkta şaşınılıp kalındı , metroda kendi kendimiz aşıldı 
Sayılarla gün : 13.9 km - 19088 adım yüründü    

Yorum Gönder

0 Yorumlar