Dolu dolu bir gün daha ! 13.12.2013

Bu sabah istikamet Bolşoy tiyatrosu ve artık yolu da bildiğimize göre sıkıntı yok.Bakına bakına gittik kapısına 40 dk bekledik. Dev kapı açıldı fakat içeri sadece 15 kişi aldılar ve küt suratımıza kapattılar .Ha demek 15 kişiyi sonra alacaklar dedik .Fakat öyle değilmiş günde sadece 15 kişi ziyarete alınıyormuş .  Nasıl yani , bu nedir yahu , böyle şey mi olur nidaları boşa a dostlar boşa  ..."Turistiz biz taa Türkiye den geldik" filan demediğimizi mi sanıyorsunuzdur   dedik elbet ama oralarda "bi durun bakalım ortalık sakinleşsin yaparız bi güzellik " olmuyor haliyle . Soğukta , ayakta 40 dk. bekledik sonuç hüsran  ikinci gelişimiz üstelik . Nasıl farkedemedik ama hiç bir uyarıda yok ki derken yan camlardan birine yapıştırılmış yazıyı görüyoruz ,amma velakin insan 15 ten sonra ikinci grubu da alırlar öyle saçmalık mı olur diyor ve okuduğunuda anlamıyor demek . Bu sırada yanımıza bize yaklaşan bir Rus bayan yardım etmeye çalıştı. Aslında biz bal gibi Bolşoy da  aylar öncesinden bilet alınması gerektiğini , ancak karaborsa da 1000 usd en üstlerden yer bulunabileceğini okumuştuk .Ama bayana sadece binayı gezmek için olan tura katılacağız desek te anlatamadık . O da yazık illa bale olur mu , opera olur mu deyip durdu hadi bir şans belki halleder ümidiyle kadın nereye biz oraya caiz ise debelendik durduk. Olamadı işte ne yapalım ,teşekkür edip Teatralnaya meydanından yönümüzü bu kez  yazar Gorki nin evine çevirdik. Bayağı bir yol yürüdük.Şimdi düşünüyorum da ;  Bolşoy da sinirlerimiz bozulmasa hava da az biraz sıcak olsa bu kadar yorgunluk hissetmeyebilirdik . Zira hava sürekli sıfırın altında , yerlerde kar yok ama daha tehlikelisi buz var.





Sonunda Gorki 'lere de geldik .Amerikan filmilerinde  nasıl derler  " Wowww ! "  tam da öyle denilecek bir bina doğrusu ! Stalin in Gorki ye hediyesiymiş bu ev .Devrim in ardından Rusya yı terkeden banker bir aileye aitmiş aslında . Evin dışı görkemli , büyük de bir bahçesi var . 










Girişte şirin gülümsemesiyle bir beyfendi ne verirseniz gibi birşeyler söyledi diye tahmin  edip orada duran bağış kutusu gibi bir şeye 4 kişi için 100 ruble attık.Yine bize kocaman ayakkabılar verdiler .Rehber burada da Rusça anlatıyor , bilgilendirici yazılar Rusça dolayısıyla biz öylesine bakıyoruz .Evin içerisi çok güzel , hatta döneminde  Moskova için modern bir mimari örneği denilebilir.






İçerideki zarif duvarlar ,vitraylar , mobilyalar özellikle de denizanası figürü oluşturan bir avize ile başlayan  Estonya kireçtaşından yapılma perdahlı merdiven çok ilginçti. Herşey denizaltı dünyasını anımsatıyordu .Müthiş bir hayalgücü varmış yapan kişide doğrusu .






Gorki bu eve geldikten sonra pek yazmamış fakat ünü sayesinde propaganda aracı olarak kullanılmış .Zaten evin heryerindeki fotograflarda bunu gösteriyor. Yazarın paltosu ,şapkası ,bastonu , mektupları , kitaplarının ilk baskıları burada görülebiliyor.  ilginç bir kişilik Maksim Gorki . Bu arada gorki acı anlamına gelen bir kelime ve bu onun aslında takma adıymış. Öksüz yetim büyümüş , okula sadece birkaç ay gidebilmiş.Ama büyük bir Rusya turuna çıkmış farklı hayatlar büyükannesinin anlattığı masallar , yaşadıkları derken birikimine devrim dönemindeki cesareti eklenince bizim Ana , Çocukluğum gibi kitapları ile tanıdığımız meşhur Gorki oluvermiş. Adı caddelere , meydanlara ,parklara hatta bir uçağa bile verilen Gorki nin evine Anton Çehov  , Stalin ve diğer parti üyeleri sürekli evinde buluşurlarmış .Fakat nedense daha sonraları rejim ile ilgili yazdığı birtakım şeyler rahatsızlık vermiş olsa gerek oğlunun ölümünün ardından şüpheli bir şekilde 1936 da  ölmüş. Öldürme talimatını Stalin in verdiği söylentileri almış başını yürümüş. Oysa ki Kremlin e gömülen Gorki nin cenazesini taşıyanlardan biri de Stalin in ta kendisiymiş. 

  
Valla ben bu Rusları anlayamadım gitti. Daha bir üst salonda şurada Stalin le kahve içmişler , Şu köşe koltuğa yayılmışlar müzik dinlemişler diye bir sürü resim saçmışlar sağa sola  şimdi de vikiepedia dan  adam cinayete kurban gitti diye okuyorum .Hem de evi hediye eden, canım ciğerim dediği Stalin . Tolstoy  un nasıl öldüğü muamma  , Puşkin  ..k yoluna gitmiş resmen , bir de Gorki  nin ölümü çıktı .Ruslar da demek bu entrika olayları normal . Neyse ki evde biz keyifli dakikalar geçiriyoruz ama kafamızda hep sırayla yapacaklarımız var mesela  bir an önce buzkıran gemisine gitmeliyiz.

      Tekne hem Gorki parktan hareket ediyor hem de Radisson blue otelinin önünden. Broşürde fiyat da var , sabah Alex e de sorduk sitesine baktı 450 ruble dedi. Biz de internette  Türk blog yazarlarından bir arkadaşımızdan okuduğumuz üzere ( neymiş otelin önündekine binmenizi tavsiye ederim demiş  ) Gittik otelin önüne hem de çok çok çok yürüyerek ve satıştaki adam dedi ki  "900 ruble" ama broşür de 450 yazıyor " cevap "sadece gorki parktan kalkanlar için geçerli " ee peki sizinkinin ne farkı var dedik  " aynı tekne, hiçbir farkı yok " demez mi oynatmaya az kaldı ama sakin olmalıyız diyerek Gorki parktakine yöneldik. Unutmamamız gereken burası Rusya !Sakin olmalıyız ...
      Sonunda tekneye ulaştık .tam 16:00 da oraya vardık .Harika donatılmış bir tekne . Cam tavanlar , şahane masalar , güzel bir müzik ,mumlar yakılmış , içerisi  sıcacık .. Nerdeyse her masaya bir garson düşüyor ama sanırsın 100 kişiye hizmet ediyorlar o nasıl suratsızlık tır .Neden o kadar somurtur insan .. Tutup silkeleyesin gelir " senin burun kıvırdığın bu işi kaç Moskovalı muhtaç biliyomusun sen ! " diyerek .Ama çok yorgunuz buz tutmuş nehirde ilk kez teknedeyiz tadını çıkaralım . Masalarda kadeh olmasından pahalı olacağını kestirdik ama açız ve biraz da keyif yapmayı hakettik .Yemeklerimiz söyledik , arkasından çayımızı içtik. Havanın kararmaya başlamasıyla harika bir manzara oluştu , heryer  ışıl ışıldı. .Teknenin altından kütür kütür buzların kırılma sesi geliyordu . Yedik , içtik 2.5. saati bitirdik. 






bu fotograf alıntıdır 






Şimdi ne yapalım diye küçük bir toplantı yaptık  ve yarın gitmeyi planladığımız Vlademir in tren biletlerini alalım çıksın aradan dedik. Çünkü sabah çok erken saatte tren var .Belli mi olur hafta sonu diye kalabalık olur  açıkta kalırız  neme lazım .Hep o Bolşoy tiyatrosunun suçu bunlar herşeyden korkar olduk  ...Bütün günümüz mahvoldu sayelerinde şapşal presüdürler işte . Yine uzattım lafı :) 

       Kurskaya metro istasyonunda inip aynı isimdeki tren istasyonundan Vlademir e biletimizi almak niyetindeyiz .Akşam kalabalığı var , karanlık var , soğuk hava var ama neyse ki istasyonu bulduk deyip sevinmişken kime sorsak bileti alacağımız gişeyi farklı yönde gösteriyor. Alt kat diyen , üst kata çıkmalısınız diyen ,sağa dönün sola dönün iyice başımız dönmüşken sanırım orada temizlik hizmetlisi bir adamcağız eliyle tarif etti de bulduk .Üstelik tam karşıya dümdüz yürüyün diyen kadının dükkanının tam arkasındaymış . Bre insan evladı bilmiyorum de kurtul niye yürütüyorsun değil mi ama yok illa cevap verecekler .Biletimizi aldık , nerden bineceğimizi de öğrendik ve bu iş 1 saat sürdü resmen ...Acaba soğuk hava beyin hücrelerimizin çalışmasını engelliyor , herkes normal sadece biz miyiz anormal diye düşünmeye başladık artık .


kurskaya metro istasyonu çıkışı 
Dışarıdaki modern alışveriş merkezine girelim de ısınalım . İyi ki de girmişiz Moskova nın heryerinde rastlayabileceğiniz kebabhouse lardan bulduk ve özbek pilavı , mantı gibi birşey , yemekler , köfteler Allah ne verdiyse yedik, çalışanlarda Tatar olduğundan Türkçe konuşuyor az biraz yani . .Bu yemeğin unutulmazı da  satıcı kıza biz  domuz eti yemiyoruz dediğimde  kızcağızın ineğin Türkçesini unutunca bu kez yine benim " mooouuu "  eti mi deyip onun da "meeeee " diye cevap vermesi ...



Günün sözü  :  sadece 15 kişi mi ? nasıl yaniiii ???? 
Günün özeti :   Bolşoya tosladık , Neyse ki buzları kırdık , tren istasyonun her m2 sine bastık , ilk kez Türkçe konuşana rastladık ... 
Sayılarla gün : 17.1 km  - 22.181 adım yüründü  

Yorum Gönder

0 Yorumlar