Tolstoy lara misafirliğe gitmek !



Olur ya tanımayan varsa diye yazalım ,  kim bu Tolstoy ; 

1828 -1910 da yaşamış Leo tolstoy ellili yaşlarında dünya çapında tanınmış bir Rus  yazardı.En bilinen başyapıtları Savaş ve Barış , Anna karanina dır.Fakat daha sonraları ilk eserlerinde resmettiği dünyayı redederek kendi damgasını taşıyan Hıristiyan Humanızm i üzerine yoğunlaştı.Bundan snra yazdıkları onun ortodoks mezhebinden afaroz edilmesine yol açtı. 1901 de Yasnaya polyana ya yerleşti , burada kendini bütünüyle mistisme ve köylüleri eğitmeye adadı.

Ölümünden sonra yetmiş yıl gizlenen ona ait bir eserin ortaya çıkmasıyla ve bazı mektuplarının elde edilmesiyle Tolstoy, edebiyat ve İslam dünyasının da gündemine oturdu. Bir ifadesi şöyle: "Muhammed kendini Allah ile bir tutmuyor, Müslümanların dininde hiçbir sır ve muamma yoktur... Benim için söylemesi tuhaf olsa da Müslümanlık Hıristiyanlıktan üstündür..." Tolstoy, 

Kimilerine göre müslüman olmuştur kimileri ise şiddetle karşı çıkar .Hatta evinden İstanbul a gitmek üzere çıkmış.Tren istasyonunda henüz trene binmeden ölü bulunmuştur.Kimileri eğer  o dönem Tolstoy un birtakım  düşünceleri Rus halkı arasında duyulsaydı farklı şeylere yol açardı deniyor .Ve ölümünün sır olduğu ifade ediliyor .
Artık ne derece doğrudur bilinmez ama  siz en iyisi artık evine buyrun ; 


Büyük bahçeden kapısından  girince sağda ahır benzeri bir yapı var . Sağda ise evi bulunuyor. Girmek için sabırsız olmamız çok doğal ama bilet kesen bayanın bu kadar ağır çalışması anormal . Bir an önce girme telaşındayız diye bana mı öyle geldi yoksa ?

Kadın fotograf çektirmenin yasak olduğunu vurgulayarak söylemeyi ihmal etmiyor. Biletlerimiz elimizde kapıyı çalıyoruz . Amanın o da ne ; önce eski ev kokusu , sonra da içerideki şunları  ayağınıza geçirin diyen sert bakışlı kadıncağız karşılıyor. Tamam tamam deyip üzerimizdeki kıyafetleri vestiyer odasına verip kocaman keçe üzeri deri kaplanmış garip terlikleri ayakkabılarımızın üstüne giyoruz .Dışarıdan çamur gelmemesi ve ayakkabıların rahatsız edici sesini engellemiş oluyorlar . Bravo doğrusu ,  bir alkış gelsin müzecilere deyip öğrenci grubunun önünden başlıyoruz gezmeye !!!!



Tolstoy ailesi 9 yıl kış aylarını burada geçirmiş , yazları ise YasnayaPolyana kasabasındaki ailenin mülkü olan malikaneye geçerlermiş. Moskova da ki bu ev Lenin isteği üzerine müzeye çevrilmiş. Giriş katta salon , misafir odası , yemek salonu var . Herşey olduğu gibi muhafaza edilmiş. Dokunmak haliyle yasak ama insan dokunmak istiyor , oturmak istiyor eşyaların şahit olduğu sohbetleri duyacakmış gibi oluyor .Hele yazı masası , kalemleri , kagıtları , Tolstoy a gelen mektuplar , zarflar , paltosu ahh o meşhur yakası ile kürklü paltosu da orada duruyor ... 

Çizmeler , baston , bisikleti  herşey nasıl da güzel . Dönem filmi çevriliyor da kostüm odasına girmiş gibi oluyorsunuz .Düşünsenize Tolstoy un soluğunu hissediyorsunuz .1881 de taşınmışlar buraya , o donemde ev daha küçükmüş Tolstoy un talimatlarıyla genişletilmiş. Çocuklar çok , hizmet edenler çok bir de Anna Karanina o kadar beğenilmiş ki ev misafirden geçilmiyormuş .Gorki mi istersiniz Çehov mu istersiniz hepsi akşam oturmasına gelirlermiş. Masa ve üzerindeki zarif yemek takımı , büfe özenle sergilenmiş.Her akşam guguklu saatin 18:00 i vurmasıyla aile yemeğe otururmuş. Yemekten sonra oğulları yan odaya geçerek Çin bilardosu oynarlarmış .Ev duvar sobası ile ısıtılıyormuş .İlk kez gördüğümüz bu sistemi anlamakta zorlandık.



    Bahsetmeden geçemeyeceğim bir isim de karısı Sofia .   Tolstoy da nasıl bir eş varsa artık , kadın terzi , aşçı , iyi bir anne , resim yapmayı seviyor , örgüden battaniyeler yapmış mesela halen sapasağlam .  13 çocuk (4 ünü toprağa veriyor hem de ) , ev işleri yetmezmiş gibi bir de kocasının yazdıklarını temize çekiyor , evin giderini kayda alıyormuş. Hatta ev eşyalarının envanterini tutmuş .Bu bina 1921 de müze  ye çevrildiğinde çok faydasını görmüşlerdir eminim .Boşa dememişler her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır diye ...

  Çocukları da babalarına yardımcı oluyorlarmış .Kızları müzik ve resimle ilgilenirlermiş. Şakacı bir yapıya sahip Tolstoy ve geniş ailesi mutlu yaşamış gibi bir imaj çiziyorlar . Fakat 13 çocuktan 4 ü hastalıktan ölmüş .Kendini toparlayamamış ve neden ölüyorlar diye kendini bile suçlamış .Arasıra büyük kavgalara da tutuşurlarmış çünkü yazar toplumdan uzak bir hayat sürmek istermiş. Yine de ev  sanki  mutluluk yuvası gibi geldi bana . Çocuklarının   müzik aletleri , tahta atları , mama sandalyeleri , kitapları hepsi sergileniyor .Mesela büyük kızları pek marifetli aynı zamanda çok sevecenmiş. Tolstoy , eve gelen misafirlere bir siyah örtüyü tebeşir ile imzalatırmış , kızı da siyah örtüyü daha sonra renkli iplikler ile işlermiş .Ne  kadar da yaratıcıymış kime çektiyse artık yavrucak !

   

osmanlı dekoru ile resim odası 

Üst kata çıkan merdivenlerin başında doldurulmuş bir ayı var ve elindeki tepsi tutuyor Ziyaretçileri bu tepsiye  kartvizitlerini bırakırlarmış .Üst kata çıkınca evin en geniş salonu ile karşılaşıyoruz .Öylesine geniş ki ; büyük bir piyano , neredeyse 20 kişilik bir masa , koltuklar bulunuyor . Tolstoy un avladığı ayının postu da piyanonun altında duruyor. Hemen oracıkta Haydn , Chopın ,Bethowen ın notaları duruyor .Ve bize odaya girer girmez eski bir piyano kaydı dinletiliyor. Meğer bu yazarın bestesi olan bir vals imiş  fakat o öldükten sonra arşivlerde bulunmuş bir arkadaşıda kayıt ettirmiş.Bir diğer köşede misafirleri ile oynadığı satranç takımı var .Özellikle de Maksim Gorki ile oynarlarmış. 

Bir diğer odaya açılan kapıdan şöyle bir bakılmasına izin veriliyor burası da büyük resim odası imiş. Dekoru ise Osmanlı tarzında , halısından tutunda yerdeki minderlere kadar Osmanlı ..


        Yan koridora da geçinde birkaç basamak ile kızların yatak odalarına iniyoruz .Burada iki şirin oda var .Kızlarının elbise ve ayakkabıları sergileniyor. Tolstoy kızlarının fazla elbiselerinin olmasına kızarmış.
      Mutfak ve hizmetçilerin kaldığı odaları da gördükten sonra Tolstoy un çalışma odasını görüyoruz . Gözleri aşırı derecede miyop olduğundan masanın ayaklarını kısaltarak mum ışığında aydınlanan kağıtlarına yaklaşmayı yeğlemiş. Hemen bitişikteki lavaboda dambıl ile sabahları ekzersiz yapar , odun kesmeye çıkar  , çalışma odasındaki sobayı yakarmış , kuyudan su çıkarır kızakla eve taşırmış .Sonra Moskova ya gider ayakkabıcılık  ile uğraşırmış .Ayakkabıcılıkta kullanılan aletleri de sergilenmiş ve kendi yaptığı  ayakkabıları da orada bulunuyor .Bisikleti de hemen orada duruyor . İç çekerek yazılarını yazdığı masaya bakıyoruz .Ev içindeki son oda burası maalesef :( Ama bizim hiç  çıkasımız yok  .



fotograf alıntıdır 


Zor da olsa Moskova bizi bekler deyip çıkıyoruz .Sanırım Moskova ya bir daha gitsem , bir daha gitsem , bir daha gitsem gireceğim yerlerden biri bu ev  olacak .




evin arka cephesi 

Not : evin adresi şöyle ulıtsa Lva Tolstovo 21 moscova 
giriş 200 ruble 6 tl kadar yani 


Yorum Gönder

0 Yorumlar