" Hindistan ın Pencap eyaletinde ayrılıkçı gerillalar ve güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada .... " Yıllar önce haberlerde duymuştuk hatırlayanınız mutlaka vardır . 3 hafta boyunca Altın Tapınağa sığınan Sighlerin Gandhinin talimatıyla topluca öldürülmeleri ile sonuçlanan bu olay Hindistan tarihinin de acı günü aslında ... Sonrasında Gandhi de Sih olan koruması tarafından öldürülmüş .Olayların yaşandığı Altın Tapınak ın bulunduğu şehir Amritsar ! Sahi gayet kanlı gibi duran bu geçmişe sahip Sihler kim ???
Sihizm ve Sihler
Dünyadaki Yahudilerden daha fazla sayıya sahip bu inanış biçiminde Tanrı tektir Tanrı ve her yerdedir .Aynı zamanda reenkarnasyona inanırlar . Herkes eşittir , herkes kardeş . İyilik ve hoşgörü temel prensipleri . Bu yüzden de her Sihin yenmesi gereken 5 kötülük ki bunlar ; ego , öfke , hırs , maddi bağlılık , şehvet duygusu .Bu kötülüklerle savaşırken kullanacağı 5 erdem memnuniyet , hayırseverlik , şefkat , olumlu tutum ilkeleri üzerine kurulu . Bütün bunların dışında yalan söylemek , hırsızlık , alkol sigara gibi bağımlılık yapan şeylerin kullanımı , aşırı eşyaya dünya malına düşkünlük yasaktır . ( hoş her dinde yasaktır da nerdeeee )Amritsar altın tapınağa girmek isteyenler[/caption]
Bir Sihi 5K dedikleri giyim özellikleri ile onları toplumda hemen ayırt edebilirsiniz . 5K nın açılımı ise şöyledir .
Kesh - saçlarını kesmezler
Kangah - tarak taşırlar
Kaccha - içlerine kısa pantolon giyerler
Kirpan - hançer ya da kılıç taşırlar
Kara - çelik bilezik takarlar
Günümüzde sadece kirpan ı yerine getirmeleri sıkıntılı olduğundan minyatür hançer taşıyorlar . Diğerlerinin hepsini uygulamaya gururla devam ediyorlar .Altın tapınak ise kutsal buluşma yerleri.
Altın Tapınak
Amritsar da ki tapınak sihler için bir hac merkezi kabul ediliyor. Binaya dört giriş var bunlar hoşgörü ve açıklığı temsil ediyormuş. Suni göl içerisinde bir köprü ile ulaşılan altın varak ile kaplı tapınak binası var . Sihlerin başlıca kurallardan biri de temizlik , özellikle ibadet yerlerine girişte buna çok dikkat ediyorlar . Girişlerde ayakkabılarınızı emanete veriyorusunuz , mutlaka saçınızı erkek kadın farketmeden bağlıyorsunuz ve ayaklarınızı girişteki suda yıkayarak ilerliyorsunuz .Komplekse girdiğinizde soldan sağa doğru bir yol izleyip havuz kenarından dolayısıyla ortadaki altın tapınak etrafından yürüyüşünüzü tamamlıyorsunuz ....
Mümkün olduğu kadar bunu sessiz sedasız , sakince yapmanız gerekiyor .Bu arada dış kapıdan girdiğiniz an ilahileri duyuyorsunuz .Kutsal kitapları Guru Garath Sahib ten 7/24 okunan canlı ve bir takım müzik aletleri eşliğinde okunan sözler siz anlamasanızda resmen sakinleştiriyor . Girişin solundan ilerlediğinizde helva dağıtılıyor , bunlar istediğiniz kadar bağış karşılığında ( size kalmış yani 10 rupi de olur 100 rupi de ) aynı miktarlarda dağıtılıyor .Bu helvayı yemiyorsunuz tapınak içinde giden köprü başındaki görevliye veriyorsunuz o da dev kazana atıyor .Siz içeri gidip dua ediyorsunuz , çıkışta yine aynı kazana atılan helvadan bir parça size veriliyor.Böylece tatmış oluyorsunuz maksat anlaşıldığı üzere bir şekilde paranın dönmesi .Boşa Amrtisar büyülü bir yer demiyorum .Yemek olayına gelince
tapınak kompleksinde ayrıca sürekli yüzler hatta binlerce kişiye dağıtılmak üzere hazırlanan yemek ve ekmek hazır bulunduruluyor. Ülkenin ve dünyanın dört bir yanından Amritsar a gelen Sihler ve bizim gibi turistler hiçbir ücret ödemeksizin karnını doyurabiliyor. Sualsiz sorgusuz oturup karnınızı doyurabilirsniz , bir kez değil bir gün değil ne kadar isterseniz kapıları her daim açık . Kurdukları sistem ise takdir edilesi.
Şöyle ki ; tapınakta yapılan tüm hizmetler orada bulunan Sihler tarafından gönüllülük çalışması üzerine kurulu .Kapıda ayakkabınızı dizen adamdan, yemek pişirilmesi ,bulaşık yıkanması , etrafın temizliğine kadar herkes gönüllü burada . Yemek yapmak işini biraz açmamız gerekirse örneğin yeşil mercimek çorbası , nohut yemeği ve ekmek menüsünü hazırlamak için en basiti onlarca un çuvalının açılması taşınması .Kg larca soğan sarmısak soyulması gerekiyor . Tonlarca undan yapılan ekmekten bahsediyorum bir sürü insanın sürekli hamur başında olması anlamını taşıyor. Saçlarda pişen ekmeklerden her gün onbinlerce yapılıyor diye okudum , görmesem inanmazdım gördüm halen şoktayım.
...
DDiyelim ki acıktınız onlarca insanla birlikte sıraya girip tabldot tabağınızı alıyorsunuz , diğer yanda kaşık bardak , ilerleyip üst salona çıkıyorsunuz .Görevlilerin işareti ile yere yanyana oturuyorsunuz .Orada herkes eşit miktarlarda yemek dağıtılıyor .Zenginmiş fakirmiş, eğitimliymiş cahilmiş, şehirli köylü , kadın erkek çocuk farketmeksizin yanyana aynı yemeği yiyorusunuz . .Ekmeği bitirmeniz çok çok önemli aman dikkat , çünkü ekmek kutsaldır.Ekmeği dağıtırken ellerini dua eder gibi açmaları gerekiyormuş fakat nedenini anlayamadım ....
Yemeği bitiren ellerini kutsal adlettikleri suda yıkıyor , boş tabaklarını kalkıp çıkış kapısındaki bulaşıkhaneye veriyorlar . Orda da muazzam bir yoğunluk var normal olarak , kolay değil sürekli dağıtılan yemeğin bulaşığı ordan geçiyor. Metalin birbirine çarpma sesi bile bir müzik adeta ve bu noktada genelde kadınlar devredeler .Yemek kalıntılarını temizleyen bir ekip , üstten çalkalıyor yandaki ekibe uzatıyor , onlarda detaylı yıkayıp çalkalıyor . Yıkanmış tabaklar üstüste birkaç kişi tarafından taşınarak ilk başta insanların sıraya girdiği yere geliyor . Kısaca bir daire etrafında sessizce yapılan bu yemek dağıtım olayı okurken bile sizlere yeterince karışık gelmiştir . Bir de bizi düşünün resmen şoka girdik ....
Tapınakta sürekli içme suyu da dağıtılıyor , içip bardağı yıkayan ekibe teslim ediyorsunuz .Bir bakıyorsunuz onlarca insan oturmuş bardak yıkıyor , temizleri tepsiye dizmiş standa taşıyor filan etkilenmemek mümkün değil . Diyelim 1 saat çalıştınız bekleyen başka işiniz var kalkıyorusunuz hopp bir başkası işi devralıyor, bunu da birbirleriyle konuşmadan sessizce yapıyorlar .Konaklama
ise AltınTapınak çevresinde hazır bulundurulan binalarda ücretsiz kalınabiliyor . Turistler için ise ayrı bir bölüm var . O bilgiler aşağıdaki paragrafta gelecek . İlahi okumalar ,ibadet gereği havuza girip ıslanıp çıkmalar , meditasyona yapar gibi ibadetvari birşeyler mi desem ( çünkü belli bir şekli yok )tüm gün sürüyor . Her gece kutsal kitap altın tahtarevana konulup kilitli odaya törenle taşınıyor , sonrasında 23.00 gibi tapınak geçici kapatılıp temizlik başlıyor.Her gece en ince ayrıntıya kadar temizleniyor. .Daha sonra da gece 03.00 gibi tüm tapınak yıkanıp , süt ile temizlenip gülsuyu ile mis gibi kokutuluyo . İsteyen bu anıda tapınakta kalıp izleyebiliyormuş aklınızda olsun .Bizim Amritsar Maceramız nasıldı ???
Delhi de bir gün bizi gezdirmesi için kiraladığımız araç şoförüne öncelikle istasyona gidelim dedik. Maksadımız herkesten duyduğumuz Hindistan da tren bileti almanın kabusundan bir an önce kurtulmak . Fakat gidince turistler için hizmet veren birimin gayet iyi çalıştığını gördük . Hadi o zaman madem burdayız bileti alalım , dedik. Ama bir baktık ki istediğimiz saatteki trendeki biletler diğer sınıflara göre pahalı .Gerçi bizim paramıza göre bedavada havaya girdik bir kere :) İşin kötüsü sabah erken para da bozdurmamışız eee ne yapsak ?
...
Derken daha 5dkç. önce tanıştığımız şöforümüz sorun değil ben de var deyip , cüzdanının en saklı köşesinden çıkarıp para vermez mi ? Biz şaşırmış bakınırken bir anda görevli sende kimsin turistleri rahat bırak gibi laflar etti .. Öyle olsa gerek adamcağız parayı bize verir vermez dışarı çıkarıldı, yazıkkkk . Çok dokundu bize bu yaşanan olay ve daha sonraki günlerde yapacağımız seyahatte tanıdığımız en iyiler listesine girdi kendileri . Sonuçta biz ertesi sabaha gidiş bir sonraki gün için de dönüş biletimizi aldık .Dönüş
Yolculuk sabahı erken saatte yürüyerek istasyona vardık .Küçük birer çanta dışında yanımıza eşya da almadık sadece yiyecek atıştırmalıklarımız ve üstümüzdeki kıyafetler o kadar . Ama fincanlarımız ve küçük su ısıtıcımız yanımızda tabii ki :) Trende bizi şok eden bir temizlik , bir sakinlik var hadi hayırlsı dedik . Aaa o da ne fiş var cam kenarında bildiğin elektrik fişi . Biz şoktayız doğal olarak .Asıl şok birazdan görevlilerin kahvaltı dağıtmasıyla yaşandı . Bizde madem usul böyle deyip suyumuzu ısıttık , dağıttıkları bisküvi çay vs bir güzel yedik.Aslında onlar sıcak suyu bile getirmişlerdi ama Hindistan ve su biraz sıkıntılı ikili :)
...
Bütün pislik ve karmaşaya rağmen trende olmak nerde olursanız olun güzeldir. Ama söz konusu Hindistan ise aynı zamanda şaşırtıcıdır . Yol boyu gördüğümüz manzaralar ölene kadar aklımdan çıkmayacak zannediyorum .Öyle böyle derken Amritsar a yaklaştık . Ama biz ilk gün yaşadığımız olayı unutamadığımızdan ( okumayanlar için Burası Hindistan ! yazısını tıklayınız ) nasıl turist yapışkanlarından sıyrılırızın peşindeyiz. O an aklıma trende arkamızda oturan aile ile samimiyet kurmak geldi. " Altın tapınağa gitmek için ücretsiz servis varmış ama biz nerden kalktığını bilmiyoruz yardımcı olabilir misiniz " dedim , tabii dediler. İnince bizimle beraber gelin , süper ....
İndiğimizde her zamanki gibi bir sürü taksici , tuktukçu üstümüze geldi ama bizim Hintli nin bir işareti ile uzaklaştılar . Fakat bir sorun vardı , ailemiz servislerin yerini bilmiyordu bunu birbirleri ile konuşmalarından hissettik. Adam eşi ve çocuğuna beni şurda bekleyin deyip başladı sağa sola sormaya.Bir o yana bir bu yana derken o önde biz peşinde o sıcakta istasyonun aslında hemen karşı sayılabilecek bir yerde servisleri bulduk. Adamcağız şöfore tembih etti , kesinleştirdi gidişimizi ve bizden ayrıldı . Artık o da seyahattaki en iyiler listesinde !Peki sonra
Nihayet altın tapınak !a gidecek servisteyiz , tıklım tıklım servis camlar açık pervaneler çalışıyor ama hava öylesine sıcak ki üstümüzden süzülen ter duş alıyormuşuz gibi hissettiriyor . Neyse ki kızlar arkada ben önde bir yerlerde boş koltuk bulup oturduk . Aracın hareket etmesi ile hepsi bir ağızdan bir ilahidir tutturmazlar mı haydaaa iyi yere dükkan açtıık diyorum içimden . Video çekmeye çalışıyorum ama bir yandan da tırsıyorum kızarlar filan , ayıp olur . Tam önümde de sarıklı bembeyaz sakallı bir amca ile eşi oturuyor .Amca da tam tip ; burnunun üstünden , kulağının kenarından fışkırmış kıllar filan ama güneş gözlüklü cool da duruyor , ilahilere katılmıyor . Yol boyu adamı iyice inceledim anlayacağınız :) yaklaşık 30 dk sonra merkezi bir noktada araç durdu herkes indi .İşte o an bizim kabus yine başladı ....
Etraf rikşacılarla doldu üstümüze üstümüze geliyorlar .Ben anında kıllı amcaya yapıştım tabii ki . Biz altın tapınağa gitmek istiyoruz kaç paraya götürürler biliyor musunuz ,dedim .Maksat ona bu işi yıkmak , aynen de tahmin ettiğim gibi oldu ve gidip bir kaç rikşaya sordu .Döndü geldi baktı anlatamayacak biraz daha büyükçesini gözüne kestirmiş onunla pazarlık yaptı.Bize işaret etti , atlayın hepimiz beraber gidicez , diye. Ohh o an nasıl mutluyuz anlatamam .Ben her zamanki gibi şöfor yanı yerimi kaptım ,diğerleri amca ve eşiyle neredeyse sarmaş dolaş tapınağa vardık .Belli bir miktarını vermek için ısrar ettik ve de verdik ....
O günün anısı kalsın diye de fotoğrafgezimizin en güzel fotoğrafıdır |
çektirelim dedik .Rikşa yı kullanan çocuğa telefonumu verdim fakat gelen geçen , arkadan kornaya basan derken heyecan yaptığını farkettim çünkü 4-5 kez göstermeme rağmen bir türlü çekemedi .Sonra tamamdır herhalde deyip telefonu aldım , el salladık teşekkür ettik ,evlerine doğru gittiler.Akşam olupta dinlenirken fotoğraflara bir baktık ki bizim şofor bunu çekmiş. Ahh kıyamam sana güzel çocuk ne kadar harika bir fotoğraf bu böyle , parmaklarının arasından görünmeyen biz , samimiyetin saflığın fotoğrafı bu aslında canım benim ben senin çekemediğin bu fotoğrafa bayıldım ...
Tapınak yolunda
Rikşadan inince kalabalığı takip edip tapınağa kadar geldik .Önce bir WC ziyareti yapalım , elimizi yüzümüzü yıkayalım zira yollar toz toprak, ( rikşa dediğimiz taşıtın da her tarafı açık ) İşaretleri takip ederek tuvaletleri bulduk ki o da ne yüzlerce kadınk yalınayak , elinde eşyaları sabunları banyo yapmaya hazırlananı , yapmış saçını tarayanı , ufak bebeğini yıkayanı ... Anladık ki aynı zamanda burada duş alınıyor , peki olabilir bizim işimiz diğer bölümle...
İyi de geçmek mümkün değil , sorun kalabalık olması da değil herkes bize bakıyor gülümsüyor fotoğraf çektirmek istiyor . Tamam bacım çekiliriz bir işimizi görsek burası wc yahu diyoruz yok anlatamıyoruz .Neyse ki her birimiz farklı sıraya girdik tam bekliyoruz kadınlar birbirine bağırmaya başladı . Anladığımız kadarıyla ya sizde hiç mi utanma yok şu turistlere sıra versenize gibi bir şey konuşulmuş. Tabii ki öyle olsa gerek öne geçiverdik. Şimdi siz bunu okurken amma olay wc sırası alt tarafı diyorsunuzdur. Hindistan da bir tapınakta umumi tuvalet diyorum arkadaşlar , kabus ötesiydi. Fakat biz Hindistan da turist olmanın ekmeğini ilk orda yemiş olduk .Çıkışta yine aynı izdiham , aynı " foto please " ler sürdü . Bina içinde yerler , oturaklar her cm2 insan dolu , yerde yatanlar , çantaları yastık yapanlar . Baktık orada bir danışma var hemen vakit kaybetmeden nerde konaklayabiliriz soralım dedik. Adam bir şeyler söyledi ama anlamak mümkün değil .O an yine ampul çaktı ben de " lütfen bir kağıda yazar mısınız ? " . ( Bunu seyahatin ileri ki günlerinde de bolca kullandım ,sizde öyle yapın çok işe yarar bir yöntem . )Peki sonra
Artık elimizde kağıt tarif ettikleri üzere yürüyoruz ama birine sormalı dedik .Çocuğu kucağında bir adamı gözümüze kestirdik aldı kağıdı baktı o da başkalarına sordu takip edin dedi. Bir başkası geldi kağıda baktı ,.Fikir alışverişinde oldular birbiriyle filan , o sırada onlarca insan bizim fotoğrafımızı çekiyor ortam tam bir kaos kısacası ...Kocaman bir binanın önünde burası dedi. Giren çıkandan anladığımız kadarıyla işimiz sakat , nasıl kalacağız burada dedik ama boşa korkmuşuz .Meğer bütün o girip çıkan insanlar kadın ve erkekler ayrı bölümlere çıkıyor , eşyalarını bırakıp tapınağa koşuyorlar . Önce duş alıyorlar o çok önemli unutmayalım . Hindistan ın her köşesinden büyük bir heyacanla buraya gelen insanların tek bir amacı var . o da bizim bildiğimiz tabir ile hacı olmak .O yüzden o karışıklık sadece klasik Hindistan kalabalığı imiş. Boşa korkmuşuz yani :)
...
Aslında sadece yabancılar için bir bölüm varmış , hemen girişte solda .Kapıyı çalıp girdiğimizde uzun boylu güler yüzüyle bir genç bizi karşıladı .Hiç İngilizce bilmiyordu ama işaretle boş olan yerde yatabilirsiniz dedi. Kuralların yazlı olduğu levhayı gösterdi . Kayıt için pasaportlarımızı istedi biz de bu sırada içerdeki yanyana tahta sedirlere bir göz attık .Odalardan birine baktık bir çarşaf serilmiş , çantalarda var demek ki iki kişi var oysa o da 4 kişilik tüh ne yapsak ne etsek ?
...
Türk aklı hemen hiç çaktırmadan çantamızdaki çarşaflarımzı yanyana serdik .Onlarınkini de hafif iteledik , nasılsa yoklar diye düşündük, çantalarımızı dolaba kilitledik ve kendimizi tapınağa doğru attık .Tapınağa girişteki ayakkabı teslimatı yapıp , ayakları yıkama ve hazırlıklı olduğumuz üzere başımızı bağlamak suretiyle giriş yaptık. O tapınağa ilk giriş anımız o kadar büyülüydü ki çok net söyleyeceğim TajMahal de bile o hissi almadım . Sakin sakin insanlar , çalan müzik ve söylenen ahenkli ilahiler o kadar mistik bir hava veriyor ki bir de Sih olsanız demek nasıl etkilenirsiniz. Şaşkın şaşkın etrafı izledik , helva dağıtılmasını , sağda solda uyuyanları , meditasyon yapanları , havuza girip yıkananları izledik.Kadınlar için ayarlanmış özel bölüme girdik . Ama havuz suyuna temas etmedik yanlış anlaşılma olmasın .
Altın tapınakta akşam
Sonra nasıl geçtiğini anlamadık bir baktık akşam oluvermiş . Bir anda ışıklar yandı ve tapınak daha parlak daha bir görkemli göründü. Tapınağa giden köprü üzerinde kalabalık artmaya başlayınca vaktidir deyip bizde sıraya girdik .Yanılmıyorsam 1 saat kadar ayakta sırada bekledik üstelik içeride ne var niye girmek istiyorlar hiçbir fikrimiz de yoktu . Bu esnada insanların hep bir ağızdan ilahi okumaları o kadar güzel geliyordu ki az biraz serin olaydı tadından yenmezdi o derece güzeldi .Bir kelimesini bile anlamadığımız ilahilere nerdeyse bizde eşlik edecektik. Sonra yukarıda ekranlarda İngilizcelerinin de yazdığını farkettik .İyilikten zarar gelmeyeceği , muhtaca yardım edin , komşunuza iyi davranın gibi sözler ve Waheguru nun öğretileri aktarılıyordu ....
Neyse ki sıra geldi, nihayet ,içerideydik . O da ne meğer bütün gün duyduğumuz ilahiler canlı canlı icra edilip ordan hopörlörlere veriliyormuş .Bir kez daha saygı duyduk doğrusu .Kolay değil saaatlerce yerde oturup okumak , haliyle dönüşümlü yapıyorlardır ama yine de zor iş kabul edelim. İçeri girer girmez 5 dk içinde geri geri çıkıyorlar ve etrafından yine köprüden geçmek suretiyle mevzuyu tamamlıyorlar.Bizim için bir istisna yapıldı, sağolsunlar biraz kalıp etrafı izlememize izin verildi fakat fotoğraf çekmek yasaktı . Baş guru ile bir ara bakıştık kendisi başını öne eğerek selamladı , sanırım bunu oradaki herhangi bir Sihe yapsa ömrü boyunca eşine dostuna anlatacağı bir anısı olurdu. Bu adamlar o derece önemli dostlarım :) İçeride fotoğraf çekmek yasak bilginize ...Hisler
Bizde dışarı çıktık sanki görevimizmişte bitmiş gibi huzurluyduk .Orda ayaküstü tanıştığımız delikanlı bizi üst kata çıkardı , orjinal kitaplarını gösterdi. ( Şu an öğrendim ki o el yazması kitaba oteriteler paha biçemiyormuş ) Daha da üst kata terasa çıktık . Vay beeeeh dedik birbirimize nasıl gideriz, bizi sokarlar mı derken çatısına çıkıp altın duvarlara el sürerken bulduk kendimizi .Çaktırmadan fotoğraf çektirdik ve ayrıldık .
Yemekhane binasını da görelim gelmişken deyip uğradık ama ne uğramak ağzımız açık gözler faltaşı şekilde gezdik .Kalabalık , gürültü ama garip bir düzen vardı .Bir müddet olanı biteni anlamak için izledik , yemek yemek için oturmadık onu da ekleyelim .Karnımız toktu aç olanların yemesi daha uygun diye düşündük. Yoksa kokusu ve görünüşü gayet başarılıydı. Yatakhanenin yolunu tutma vaktimiz gelmiş geçmişti bile .,
...
Yatakhaneye gittik hemen hazırladığımız yere üstümüzdeki kıyafetler ile yattık .Hava sıcak ,klima yerine tavanda pervane var fakat o kadar yüksek tavan ki serinlik bize gelene kadar sıcak hava dalgası ile çarpışıyor ve sıcak yine sıcak olarak kalıyor .Yine de yol yorgunuyuz hemen uyuruz derken yatağın sahibi kızcağız geldi.Bunlar sizin çarşaflarınız mı dedi , evet bizim dedik . Ok no problem dedi eşyalarını toparladı çekti gitti .Diğer çantanın sahibi kim acaba derken baktık çekik gözlü 20 li yaşlarda bir delikanlı geldi .
Gülümsedi hiç konuşmadan yattı , bizde yanına dizildik . Diğer odalar ve koridordaki yatakların hepsinin sahipleri gelmiş ışıklar sönmüştü .Nasıl güzel uyumuşsam artık sabah arkadaşımın dolabın anahtarını tuvalete düşürüdüm uyan demesiyle gözümü açtım yapacak birşey yok bakarız,yat boşver dedim yine yattım .Tabi bir kaç dakika sonra çözüm için telaşlanmaya başladık .Görevliler geldiler ellerinden geleni denediler ama açamadılar .Keserle kilidi kırdılar ve bunu da hiç sorun etmediler , önemli değil olur böyle şeyler dediler . O sırada işgüzar biz gezginin saçma sorularına maruz kalsakta neyse ki olayı atlattık . Tekrar dışarı çıkıp etrafı gezdik ve geldiğimiz gibi servisle trene doğru yöneldik.
...
Tren istasyonunda bu kez farklı bir sınıfta bilet aldığımızdan daha düşük kalitede yolculuk yapacaktık .Ama sorun değildi varsın yemek verilmesin ne olur ki . Fakat farklı birşeylerin döndüğünü anladık .Biletin üstünde yazan vagonun üstüne liste asılmıştı bütün yolcular gidip kontrol ediyordu ve bizim adımız yoktu. Bu durumda sırayla diğer vagonları kontrol etmeye başladık . Nihayet bulduk oturduk yolculuk başladı .Bir süre sonra görevlinin biri geldi şu numaralı vagona şu koltuklara gitmelisiniz dedi. Haydaaa niye ? öyle işte , sebebi yok ya da var biz anlayamadık ama dediklerini de yaptık . Nispeten daha rahat koltuklara geçtiğimiz için sesimizi çıkarmadık .Öyle böyle derken gecenin bir yarısı Delhi ye varmıştık ve " Delhi sokaklarında sakın geceyarısı yürümeyin " tembihlerine inatmış gibi 3. gecedir sokaklardaydık .Yine de biz dolaştık bir sıkıntı yaşamadık ama bu demek değildir ki gecelere akın , yanıltıcı olmak istemem temkinli olmakta fayda var .
Hindistan serisi devam edecek , görüşmek üzere ...
0 Yorumlar